Timur AKKURT
Tekno Safari

Bu ayın konusunu aslında çok önceden belirledim. Konumuz sanal starlar olacaktı ancak teknoloji dünyasında bomba etkisi yaratan Trump ve Huawei savaşından bahsetmek istiyorum. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki ay bu konuyu daha geniş kapsamlı ele alabiliriz. Hem son durumda neler olduğunu daha net görebilmiş oluruz. Mayıs ayında teknoloji dünyası en çok Trump’ın Çinli teknoloji devi Huawei direkt hedef alan açıklamaları damgasını vurdu. Aslında Trump sinyallerini birkaç aydır veriyordu. Ne yapacağı konusunda pek çok spekülasyon üretilmişti. Şimdi netleşti. Amerikan şirketlerinin Çinli Huawei ile tüm iş birliklerini durdurmasını söyledi. Bununla da kalmadı çıkarılan yasayla ulusal güvenlik sebebiyle asla Çinli Huawei’ye destek verilmemesini, verenlerin sonuçlarına katlanacağını söyleyerek fitili ateşledi. Huawei bu adım karşısında sessizliğini koruyor.

AMERİKA’DA NELER OLUYOR?

Huawei’nin telefonların dışında çok ciddi bir altyapı şirketi olduğunu bilmeyen için söylemiş olalım. Hatta son kullanıcıyla uzun yıllar hiç temas etmemiş bu dev şirket ülkemiz dahil dünyanın pek çok yerinde GSM şebekeleri kurarak inanılmaz bir para ve tecrübe kazandı. Tüm altyapı şebekelerini üretebilen nadir şirketlerden diyebiliriz. Neden bu kadar yaygınlaştığı konusuna gelince. Tabii ki rekabetçi fiyatlarla devleri zor durumda bırakarak aralarından sıyrılmayı başardı. Mesela Türkiyenin 5G altyapısını kuran önemli oyuncuların başında geliyor. Ülkemizde hizmet veren operatörlerimizin çözüm ortağı, birlikte laboratuvar çalışmaları yaparak ürün geliştirmeye devam ediyorlar. Peki ne oldu? Savaşın başlangıç noktası neydi? Çin bildiğiniz gibi kapalı kutu bir ülke. Google, YouTube, Uber, Wikipedia, Twitter, Facebook gibi pek çok uygulama, sosyal medya platformu yasak. Yukarıda yazdıklarımın hepsinin benzerleri yapılarak kullanıcılara açılmış. Aslında lokal bir sosyal medya ağında kapalı devre aralarında takılıyorlar gibi bir durum var. Biliyorsunuz bu şirketlerin çoğu Amerikan şirketleri ve topladıkları dataları Amerikan hükümetiyle paylaşıyor.

Ulusal güvenliği tehdit ettiği iddiası Huawei altyapıları ve cihazları yazılımların arka kapılarından gizlice önemli verileri Çin hükümetine gönderdiği şeklinde. Burada insanın aklına ister istemez sanki Amerikan menşeili cihazların ve yazılımların farklı bir şey yapıp yapmadığı geliyor. Zaman veri devri. Hatırlarsanız, Trump şeçimlerde Rus hacker’larla iş birliği yaparak seçimi manipüle ederek başkan seçildi diye dedikodular çıkmıştı. Hatta o dönem pek çok üst düzey bürokrat görevinden istifa ederek adeta bu durumu onaylamıştı. Olaya Amerika tarafından bakacak olursak; çok sık gittiğim ve oradaki dostlarımla yaptığım konuşmalarda şunu hem çok duyuyorum hem de görüyorum. Trump bir iş insanı. Koca Amerika’yı da aynı bir şirket gibi yönetiyor. Üstelik işsizliğin düşmesi, ticaret hacimlerinin yükselmesi, firmaların kâr oranlarında gözle görülen artış Amerikan ekonomisinin son dönemlerde uçuşa geçtiğini gösteriyor. Hâl böyle olunca çatlak matlak ama adam işi biliyor lafları dolanmaya başladı. Hatta seçim zamanı 2. dönem başkanlığı da büyük ölçüde alacağı yönünde söylemler var.

ÜRETİM ÜSLERİ ÇİN’E KAYDI

Ekonomik olarak güçlüyseniz dünyaya hükmedersiniz. Trump burada iyi işler yapmış durumda. Etik ya da değil onu tartışmıyorum. Sonuçlar üzerinden baktığımızda adam Amerika’yı düze çıkartmış görünüyor. Amerika’da durumlar böyle ama bazı verilerde 2029 yılına gelindiğinde eğer bu hızla giderlerse dünyanın yeni süper gücünün Çin olacağını gösteriyor. Çin buralara bedavadan gelmedi. Çok ama çok çalıştılar. Bakın yine etik ya da değil onu tartışmıyoruz. Sonuç olarak baktığımızda veriler bize ne gösteriyor işin o tarafındayım. Çin çok önemli bir stratejik hamleyle dünyanın ucuz, kaliteli ve işi zamanında teslim eden dünyanın üretim merkezi olmayı benimsedi. Bu işi inanılmaz yaptılar. Apple, Google ve pek çok marka teknolojik üretimlerinin tamamını Çin üzerinden yapmaya başladı. Hatta sadece Amerika değil, Güney Kore bile üretim üslerini Çin’e kaydırdı. Nedeni çok basit. Ucuz, kaliteli ve zamanında teslim. Ticaret için çok gerekli üçlü.

LEICA İLE İŞ BİRLİĞİ

Tabii bu dev markalar kendi ülkelerinin çok çok altında ürettirdikleri maliyetlerle kâr konusunda da muazzam avantajlarla hızla zenginleşmeye başlamıştı. Hatırlayanlarınız vardır, eskiden “Çin malı abi dandiktir, kanserojendir aman alma” dediğimiz bir imajdan nerelere geldiler. Nasıl mı? Avrupalı, Amerikalı, Güney Koreli geliştirdikleri teknolojileri, yüksek kalite ile üretmeyi Çinlilere ister istemez öğretmiş oldu. Zaten benim tahminim Çinlilerin asıl taktikleri de buydu. Ajanlık yapmadan tüm ürünler ayaklarına markalar tarafından teslim ediliyordu. Sonuçta ne oldu? Hızla vizyon sahibi, geleceğin nereye gittiğini gören, neyin nasıl yapılması gerektiğini gelişmiş ülkelerden büyük bir hızla öğrendiler. Üstüne üstlük üretim güçleri de kendilerinde olduğu için bunu ürüne çevirme zamanı gelmişti. Huawei altyapı yapan bir şirket iken ona önemli bir görev verildi. “Sen sadece Çin’in değil dünyanın doğan güneşi olacaksın. Agresif pazarlama yöntemleri, kaliteli ve şık dünya vizyonunda ürünler geliştireceksin!” Çok akıllıca bir strateji ile dünyanın büyük saygı duyduğu Leica ile yapılan iş birlikleriyle gerçekten sorunsuz ve çok kaliteli ürünler geliştirmeye başladılar. Leica’nın prestijini de kullanarak kalpleri kazandılar.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Huawei Mobile Türkiye (@huaweimobiletr)’in paylaştığı bir gönderi ()

İLK DARBE…

Dev üreticilerin kafalarına, ayaklarına, üzerlerine basa basa yukarılara çıktılar. Oyunu tam anlamıyla dünyanın anlayacağı gibi oynamayı öğrendiler. Avrupalı, Amerikalı yöneticileri işe aldılar. Lansmanlarını avrupanın en popüler lokasyonlarında yaptılar dünyanın her yerinden basın mensuplarını lansmanlarına davet ettiler. Google ve Porsche ile dev iş birliği yaptılar.
Kendileri kazandığı gibi iş birliği yaptıkları kim varsa ciddi cirolar elde etmeye başladı. Herkes çok mutluydu. Resmen tırnaklarıyla bu noktaya geldiler. Pek çok dev markanın batmasına, küçülmesine, sektör değiştirmesine sebep oldular. Apple, Samsung çok güçlü yapıları sayesinde ayaktalar. İlk başlarda önemsemedikleri bu markayı şimdilerde ciddi bir rakip olarak gördüklerini biliyoruz. Bu arada sadece telefon olarak düşünmeyin. Çin otomotiv, demir çelik, madencilik, tekstil gibi pek çok alanda iddialı duruma geldi. Amerika bir ipte iki cambaz olmaz diyerek ekonomik savaşı başlattı. Telefonların can damarı işletim sistemi, işlemci ve anten sistemleri. Amerika’nın elinin en güçlü olduğu noktalar bunlar. Tabii ki bir de dev bir pazar olması var. İlk darbe buradan geldi.

Google lisansı askıya alınan, işlemcileri üretmekte kullanılan yazılım ambargoya girdi. Sonuçta Huawei’ye bir süre verildi. Huawei bu sorunun aşılacağı yönünde pozitif kalmayı tercih ediyor görünüyor. Peki ya iş daha da ciddiye dönüşürse… Trump, Amerikan şirketlerine ayarı verdi: “Onlarla iş birliği yaparsanız sizi perişan ederim.” G20 zirvesinde Çin ve Amerika masaya oturacak gibi görünüyor. 28-29 Haziran tarihlerinde Osaka’da yapılacak zirve çok kritik. Çin bu zirve sonrasında adımlar atmaya başlayacaktır. İlk aklıma gelenleri kısaca yazmaya çalışayım. “Apple ürünlerini artık üretmeyeceğiz” diyebilir. Amerika bu ürünleri başka yerde ya da Amerika’da yapamaz mı? Tabii ki yapabilir. 999 dolara satabildiği telefonu 4 bin dolar olunca kim alır orası meçhul!

KOLAY KOLAY HARCATMAZLAR

Lityum madeni şu anda neredeyse tüm cep telefonlarında, elektrikli araçlarda kullanılan çok değerli bir maden. Lityum madeni büyük çoğunlukla Çin topraklarında var. Biraz da Afrika’da var ama o madenleri Çinliler satın aldığı için tekel olmuş durumdalar. “Lityum madenimi kimseye vermeyeceğim” dese dünyanın fişini çekebilir. Süpersonik telefonlar, arabalar çalışmadığı sürece neye yarar süpersonikliği! Dev nüfusuyla Amerika ve diğer ona ambargo uygulayan ülkelerden de mal almıyorum, onlara da mal üretmiyorum derse dünyanın her yerinde pahalılık başlar. Kısacası kimse bu kadar riski üzerine almak istemez. Çin Ruslarla, İranlılarla yakın ilişki içerisinde. Onlarda müttefikleri olan Çin’i kolay kolay harcatmazlar. Bu söylediklerim güçlü ve köklü ülkeler. Kolay kolay yıkabileceğiniz kafasına vurup lokmasını alabileceğiniz ülkeler değil. Öyle Irak, Libya gibi çökülebilecek ne coğrafyalar ne de Arap kafasında olan sınırlı vizyonları var. Benim tahminim orta bir yol bulunacak. Buradan her iki tarafta kendince dersler ve avantajlar elde etmeye çalışacaktır. Yakından takip ettiğim bu konu hakkında da somut gelişmeler oldukça size anlatmaya çalışacağım.

Son bir not, yakın vadede Samsung bu işten en avantajlı çıkacak şirket diyebiliriz. Bocalama dönemi geçiren Samsung bu kazandığı zamanı iyi değerlendirirse masanın dev oyuncularından biri olmaya devam edecektir. Tüketici tarafından baktığımda ben her zaman çok oyuncunun olmasından yanayım. Rekabet kaliteyi ve uygun fiyatlı ürünleri getirir. Günün sonunda bizi ilgilendiren kısmıda o değil mi? Güzel bir ay geçirmeniz dileğiyle…