Tekno Safari
Timur AKKURT
@timurakkurt

Uzun zamandır dijital dönüşümün yayıncılık alanında ne kadar hızla ilerlediğini söylüyor, içerik üreticilerinin, gazetecilerin bir an önce bu alanda içerikler üretmesi gerektiğini, bildiğimiz televizyonculuğun gazeteciliğin biteceğini söyledim, yazdım.

İşte bunun somutlaşmış halini gözlerimle net bir şekilde görünce hemen fotoğraflarını çektim. Dönüşümün ete kemiğe büründüğü bu fotoğraflar belki biraz daha etkili olur. Gazetem BirGün’de de bu konuyla ilgili bir yazı yazdım. Yeri gelmişken hemen açıklayayım: Şu soru pek çoğunuzun aklına gelmiş olabilir. “Madem dijital geliyor sen niye hâlâ basılan bir gazetede yazmaya devam ediyorsun?” Klasik anlamda basılan içerikleri tüketen bir kitle hâlâ var. Bir süre daha var olacaklar. Ben basılan bir gazetede yazıyorum ancak internet sitesi üzerinden daha çok okunuyorum. Sadece ben değil tüm BirGün yazarları. Gazetem basılmaya devam ettiği sürece bende yazılarımı her iki mecrada da yayınlamaya devam edeceğim. Bu arada bu okuduğunuz yazı tam anlamıyla dijital olarak karşınızda ve ciddi bir kitleye ulaşıyor. Çok bebek bir yayın olmasına rağmen Back on Stage’in indirilme oranları sanki yıllardır var olan bir yayın seviyesinde. Zaten patron eski ve klasik gazetecilikten geliyor. Dijital dünyaya bu kadar hızlı uyum sağlayan ve üzerine koyan nadir tanıdığım insanlardan biri Ece Ulusum. Dergimizin çok daha iyi yerlere geleceğine eminim. Tabi ki sizin destekleriniz ve paylaşımlarınızla yayılacağız.

GAZETE BAYİİ

Neyse konumuza dönelim. Konvansiyonel medyanın pek çok usta ismi zaten ‘TEKPARÇA’ medya içerisinde kendine yer bulamadığı için dijitalleşmiş durumda. Ünsal Ünlü, Ruşen Çakır, Coşkun Aral, Nevşin Mengü gibi sadece işini iyi yapmak isteyen gazeteciler kendilerine mecra yaratarak yayınlarının patronu olmayı seçtiler.
Hatta Ruşen Abi işi çok güzel bir noktaya getirdi ve bir platform olarak bu işi yapmaya başladı. Kadri Gürsel, Sedat Pişirici, Sevim Gözay gibi çok değerli gazeteci bu Medyascope platformu üzerinden okurlarıyla izleyicileri ile buluşuyor.

Şimdi fotoğraflara tekrar bakın lütfen. Eskiden dergilerin raflarda yer bulamadığı dönemleri düşünün ve şimdiki haline bakın. Su şişeleri, bisküviler, zeytin yağları, sütlerin raf boşluklarında eser miktarda gazete ve dergileri görmek mümkün. Eskiyi bilenler için üzücü ama bu gerçek ve yapacak bir şey yok. Şimdi ben diyorum ki, “GAZETE BAYİİ” sistemini biraz evriltelim. Neden mi? Çok güzel lokasyonlarda bu dükkanlar var. Mahallelerin, sitelerin, otobüs duraklarının yanıbaşında ve hep göreceğimiz yerlerde. Dijital çerçevelerle donatılmış bayilere dönüşseler: Ruşen Çakır’ın yayını bugün saat 16:00’da Medyascope.tv’de başlıyor. Konusu… Ünsal Ünlü Hafta içi Hergün Saat 09:00’da … Gazetelerin Yazdıkları Yazamadıkları…

SATIŞLARI ADETLERİNİ BİR DUYSANIZ

Bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz, sadece siyaset değil her şeyin tanıtıldığı dijital panolar olsa içinde yine yiyecek, içecek satılsa. Böylece dijital dünyayı fiziksel dünyaya yaklaştırsak nasıl olur? Hem güzel bir reklam alanı da olur. Burada YouTube içerik üreticileri de reklam yapar, tıpkı bizim gibi dijital dergilerde kendilerini gösterecek makul ücretli dijital panoları kullanabilir. Bence bir yatırımcı bulup ben bu işe gireyim. Kanunen bir sıkıntı olur mu bilemiyorum tabi ki. Ben şimdilik hayal kuruyorum. Bu hayalin gazete bayileri tarafında destek göreceği bir gerçek, amaçları dışında ne var ne yok satayım ki ayakta kalayım diye çırpınıp duruyorlar. “Türkiye’nin bir numaralı gazetesiyim” diyenlerin satış adetlerini bir duysanız.

Hatta duyun, bizim Hasan Abi’ye sordum, bundan 4-5 yıl önce 1000-1500 gazete satışı olurmuş, şimdi 200-300 o da iyi günde. Buradan tek parçalara reklam veren kurumsal dünyaya da sesleniyorum, dijitali destekleyin. Dijital tutunamazsa kendinizi anlatacağınız mecra kalmayacak. Çok kaliteli dijital içerikler, içerik üreticileri var. Iskalarsanız, görmezden gelirseniz gazetecilik, içerik üreticiliği bitireceksiniz. O zaman tek parça ama kimsenin ilgilenmediği mecraların dijital portallerine kalırsınız ama unutmayın o mecraları okuyanlar sizin hedef kitlenizin çok düşük bir kısmı. Bu işi çok iyi yapan kurumsal dünyanın temsilcileri var. Sözüm onlara değil.

Benim sözüm hâlâ siparişle verdikleri röportajlarla birilerine ulaştıklarını sananlara. Onlar da kendilerini bu mecralarda gördüğü zaman sanıyorlar ki herkes onları gördü. Neyse onlar da bir süre sonra ayılacak. Şimdilik siz kendinize iyi bakın, kaliteli içerik yok değil. Sadece
biraz araştırmak, dikkat etmek gerekiyor.